Avrupa’nın Rotterdam’dan sonraki en büyük liman şehri olan Antwerp’e uğrayalım hep beraber. Görkemli mimari yapıları ile keşfedilmeye fazlasıyla değecek olan Belçika’nın 2. Büyük şehrinin Flamanca ismi Antwerp, Fransızca ismi ise Anvers’dir. Resmi dil Flamanca olsa da, yaşlıların çoğu Fransızca konuşmaktadır. Ancak Fransızca ya da Flamanca bilmeyen biri olarak size şunu söyleyebilirim ki; İngilizce bilmeyen bir kişiyle bile karşılaşmadım. : )
Öncelikle Antwerp Merkez Tren İstasyonu’ndan bahsetmek istiyorum. 12 bin metrekarelik bir alanı kaplayan bu gösterişli istasyon, muhteşem mimarisiyle şüphesiz ki dünyanın en güzel istasyonlarından biri. 1895-1905 yılları arasında inşa edilmiş ve dünyanın en büyük dördüncü tren istasyonudur.

1565 yılında inşaatı tamamlanmış olan Antwerp’in Belediye Binası Stadhius, Gotik tarzı büyüleyici mimarisiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne adını yazdırmıştır.

Kırmızı tuğla ve beyaz kumtaşı kullanılarak yapılan, anlamı Flemenkçe’de ‘Et Evi’ anlamına gelen Vleeshuis, uzun seneler boyunca bir çok kasaba ev sahipliği yapmıştır. 1899 yılında kent konseyine satılan bina, 1913’te, Vleeshuis Müzesi adıyla müzik aletleri müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Antwerp, sadece turistik yerleriyle değil, rastgele sokaklarının ihtişamıyla da sizi şaşırtabilir. Hatta yolda yolunuzu kesip size çikolata dağıtan çok sıcakkanlı insanlarla da karşılaşabilirsiniz. Ne de olsa Belçika’nın çikolatası meşhur. 🙂

Antwerp fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz.
Sevgiler, saygılar.